Kalkan - Kaş - Kekova tatilimiz 2011

Kış geldi neredeyse... ben sizlere bu Yaz yapmış olduğumuz tatil programımızdan bahsediyim istedim...

Kalkan - Kaş - Kekova yaptık bu sene...
4 kişiydik. az ve öz'dü ekibimiz. İstanbul'da rotamıza harita üzerinden uzun konuşmalarla karar vermiştik.
İstanbul'dan Dalaman'a uçtuk. istanbul'da tatilimizi planlarken bir araba kiralamıştık buradan, arkadaşlar bizi karşıladı ve arabamızı teslim etti.
bizde başladık yolculuğumuza... 2,5 saatte Ölüdeniz/Fethiye'ye vardık.
İlk gün ki programımız Kelebekler Vadisi'ne gitmekti... saat 11'de kalkan one way (tek gidiş) tekneleri var kişi başı 10 TL. onlara bindik. ve yarım saatlik bir yolculukla Kelebekler Vadisi'ne vardık. Çok sakin, huzurlu güzel bir yerdi. Yemek yenebilecek yer tek, kalınacak yer tek, gezilip görülecek yerler de tek... o yüzden koloni gibi bir yaşam var orada. herkes kendi işini kendi yapıp huzurlu bir şekilde yatıyor tüm gün...
bizce çok kalmalık bir yer değil... ya da biraz daha özgür ruh olmak gerek... bizim ekipte aramızda hamile arkadaşımız vardı, onu düşünerek daha steril ortamlarda kalmamız gerekirdi hiç kalmadık orada o yüzden... ama orada 1 km.'lik uzaklıkta şelaleler vardı. oralara tırmandık, buz gibi suyun altında durduk (şifalı su diyorlardı) çok keyifliydi...
Kelebekler Vadisi'nde dilerseniz kalabildiğiniz için farklı 3 saatte dönüş var. 13:00, 15:00 ve 17:00 saatlerinde. biz saat 17:00 teknesine bindik ve arabamıza geri döndük.
yolculuğumuz ilk olarak KALKAN'dı.
Kalkan'da White House adında butik otelde kaldık. gündüz Kalkan'da hiç vakit geçirmedik zaten sadece akşam oradaydık. çok güzel bir balıkçıda -Rami- keyifli yemek yedik. (Kalkan'da yapılacak çok bir şeyin olduğunu sanmıyorum...)
zaten günün yorgunluğu olduğu için akşama hepimiz pert şeklinde uyuyorduk... Sabah otelimizin terasında ettiğimiz deniz manzaralı kahvaltımız çok güzeldi.
ve valizlerimizi topladık, yola koyulduk!
az sonra Patara Beach'e varmıştık! bu meşhur uçsuz bucaksız kumsalı olan, geceleri caretta caretta'ların yaşadığı, gündüzleri ise insanların denize girdiği plaj...
dalgalar acayip büyüktü ama tüm gün epey eğlendik, sersemledik...
yolculuğumuz bu sefer KAŞ.
Kaş'a varmadan önce bu aşırı bahsedilen Kaputaş Plaj'ını gördük... denizin rengi şahane... ama o merdivenler insanın gözünde çok büyüyor - bizden söylemesi! :)
ayrıca vakit geçirilebilecek bir yer değil, aşağıda ne şezlong ne de şemsiye var... denize girip çıkılıyor o kadar...
ve Kaş'a vardık. ilk söylemem gereken şey; eğer araba kiralıyorsanız Kaş'ta o arabayı bırakın. çünkü arabaya hiiç ihtiyaç duyulmayan minik bir ada... eğer orada birkaç gün geçirecekseniz arabayı bırakın, her yer yürüyüş mesafesinde... biz otopark'a koyduk ve 4 gün arabamızı görmedik - boş yere araba kirası vermiş olduk 4 günlük...
Kaş'ta Ferah Otel'de kaldık. çok keyifli, rahat bir oteldi... tek sorun asansörü yok!
Neyse ama her günümüz dolu dolu ve güzel geçti...
Kaş'ta Nur Beach Otel var... orada hem gündüz beach'e hem de akşam sal'da yemeğine gittik ki bence Kaş'ın en keyifli yerlerinden biriydi... (Nur A La Carte adında - yine rezervasyon zorunlu olan bir yer).
Deja Vu'da akşamüstü günbatımını seyrederek biralarımızı yudumlarken kızarmış patatesleri midelere indirdik...
Çınar'ın Yeri denilen yerde mutlaka pidelerini yemelisiniz!
Bir gün Liman Ağzı denilen bir plaja gittik. orada Avcı böreği çok meşhurmuş, onu yedik. >Bahçe Restaurant adında süper bir yerde yemek yedik bir akşam - rezervasyon zorunlu! biz otelden rica ettik bizim adımıza yaptılar... çok çok lezzetliydi yemekler...
Biz bir gün tekne kiraladık (Yakamoz B) ve tüm küçük adalara - büyükçakıl (en soğuk suya sahip) ve küçükçakıl sularına gittik. Güvercin adası'nda hidayet koyu'na, takım adalara, Çoban Koyu'na gittik. epey gezdik, tüm günümüzü geçirdik...
ve Kaş tatilimizin sonuna geldik. valizlerimizi topladık, bu sefer yolculuğumuz KEKOVA.
Kekova'ya gidebilmek için önce Üçağız'a gidiyorsunuz. orada arabanız (varsa eğer) park ediyorsunuz ve minik bir tekneye biniyorsunuz o sizi Kekova'ya bırakıyor!
bu düşünce bile süper bence! Kekova'ya karadan varış yok! sadece deniz yoluyla gidilebiliyor... tatilimizin son 2 günü ve bizi bir heyecan sarıyor... günbatımında valizlerimizle bir tekneye biniyoruz ve Kekova'da kalacağımız MEHTAP PANSİYON'a doğru yola koyuluyoruz...
Kekova'nın tarihi adı Simena olarak geçiyor. burada toplam maximum 150 kişi yaşıyormuş...adaya varır varmaz düşündüğümüz tek şey; bu adada yaşanırsa insanın ömrü uzar! oluyor...
Tekneden Mehtap Pansiyonu görüyoruz... pansiyon sahipleri yardım için geliyorlar, valizlerimizi sırtlayıp yukarı çıkarıyorlar... biraz tırmanarak otelimize varıyoruz! :)
bu sefer Ay'da bizim yanımızda... ilk ve tek Kekova akşamımızda Dolunay çıkıyor...
biz duşumuzu alıp akşama hazırlanıyoruz... Mehtap Pansiyon sadece 8 odadan oluşuyor (dediklerine göre bu onların büyümüş halleri - eskiden 6 odalıymış :)) ailecek bize yemek hazırlıyorlar, ama ne yemekler! balıklarımız, kızarmışş patateslerimiz, çoban salatamız, közlenmiş patlıcanlarımız ve büyük boy Rakımız sofrada...
manzaramız resimde gördüğünüz gibi :


Dolunay'da karnımızı doyurup iyice keyiflendikten sonra da gece dolunay ışığında kendimizi sulara bıraktık!:)
Çok çok keyifli bir yerdi...
Kaş-Kalkan taraflarına yolu düşenlere Kekova'ya gitmeyi şiddetle tavsiye ederim!
Bir gün ıssız, kimsesiz, güzel, keyifli ve dinlenmeceli bir tatil isterseniz yolunuz Kekova olabilir...


NOT : yazımda çektiğim fotoğrafları eklemek istemedim. çünkü hayal kurun ve oraları kendiniz görün istedim... Kekova için koyduğum resim Dolunay çok şansa olduğu için görün istedim manzaramızı! :))
Sonuna kadar okumuş olan herkese hem teşekkür ederim hem de iyi tatiller dilerim!
Sevgiler!

Etiketler: , , edit post
2 Responses
  1. Ceren Says:

    Mukemmel !!! Sum yazilarinin devamini bekliyorum....


  2. oldukca eglenceli ve güzel bir yaziydi zevkle okudum


Yorum Gönder